matematik yapamamak. kulağa sadece bir dersle ilgiliymiş gibi geliyor ama aslında içinde koskoca bir hayal kırıklığı, bir yetersizlik hissi, yıllarca üstümüze yapışmış etiketler, utanma duygusu, korku ve vazgeçiş saklı.
elini kaldırmaya çekindiğin o anı hatırlıyor musun? öğretmen tahtaya bir soru yazmıştı, sınıf sessiz, herkes gözünü kitaba dikmiş. sen biliyor gibi yapıyordun. kalem elindeydi ama zihnin çoktan pes etmişti.
çünkü sen o sınıfa zaten “matematik yapamayan çocuk” kimliğiyle girmiştin. belki bir sınavda düşük aldın diye “sözelci” etiketi yapıştırılmıştı sana. belki de öğretmeninin küçümseyici bakışları, ailene “bu çocuk matematikte iyi değil” demesiyle şekillenmişti kaderin. kimse “neden yapamıyor, nasıl öğretebiliriz?” demedi. herkes susmayı, geçiştirmeyi, seni bir kenara itmeyi tercih etti. sen de inandın. “ben matematik yapamıyorum.”
ama gerçekten yapamıyor muydun, yoksa hiç öğrenme şansın bile verilmedi mi? belki sadece yavaş öğreniyordun, belki o anda kafan başka yerdeydi, belki de tek ihtiyacın sana sabırla yaklaşacak biriydi. ama eğitim sistemimiz, hatayı büyüteçle inceleyip başarıya mercek tutmayan bir sistem.
ve bu sistemde matematik, sadece bir ders değil, sanki insanın değerini belirleyen bir mihenk taşı. iyi bir liseye gitmek istiyorsan, iyi bir üniversite, yüksek lisans, doktora ya da bir kamu kurumu hayalin varsa hepsi matematiğin çemberinden geçiyor. matematik bilmiyorsan, baştan eleniyorsun. hayal kurma hakkın bile elinden alınıyor.
o yüzden matematikle arandaki mesafe sadece akademik değil, duygusal. belki de matematikle bağın hiç kurulmadı, ya da koparıldı. o kopuşun adı çoğu zaman korkuydu: başarısız olma korkusu, rezil olma korkusu, sınavda yapamama korkusu ve her korku biraz daha uzaklaştırdı seni bu dersten. ta ki bir gün, “ben zaten sözelciyim” diyerek kendini korumaya aldın. halbuki belki de sadece kendine zaman tanısaydın, belki sevecektin bile.
çünkü aslında matematik o kadar da karmaşık değil. anlaşılmaz bir sır değil. bir dili öğrenmek gibi. kuralları var, yolları var, hileleri, kestirme yöntemleri, ezberlenebilecek formülleri. ama sen daha kapıdan girmeden, “ben yapamam” diyerek kapıyı yüzüne kapattın. sormadın “ya deneseydim, ya gerçekten uğraşsaydım?” çünkü korkular, bahaneleri doğurur. ve bahaneler seni yerinde saydırır.
ama şimdi dürüst olalım: gerçekten hiç çalışmadın mı? yoksa çalıştın da ilk hatanda hemen pes mi ettin? bir test kitabı açtığında, ilk beş soruyu yapamayınca “bende yok” deyip kapattın mı? eğer cevabın evetse, bil ki senin sorunun matematikle değil, sabırsızlıkla. çünkü hiçbir şey hemen olmuyor. resim de öyle, müzik de, spor da. nasıl ki bir şarkıyı çalmak için parmaklarına yüzlerce defa egzersiz yaptırıyorsan, matematikte de zihnine tekrar tekrar işlem yaptırman gerekiyor. zeka değil mesele, tekrar.
ve evet, belki de temelin yok. ama bu başlamak için geç kaldığın anlamına gelmez. temelin yoksa temel atarsın. çarpım tablosundan başlarsın. dört işlemden, en basit konulardan, çocuk kitabından bile başlasan başlarsın. çünkü yol uzun ama yürünebilir. her gün bir adım, her gün bir konu, her gün bir deneme. bugün anlamadığını yarın anlayabilirsin. ama sen vazgeçersen, o bilgi sana hiç ulaşamaz.
matematiği gözünde büyüttükçe, sen küçülüyorsun. ama o büyüklük hayali. gerçek olan senin azmin, inadın, emeğin. her çözülmeyen soru, çözülmeyi bekleyen bir kapı. ve sen o kapıyı çalmadıkça, sana hiç açılmayacak.
hayatını değiştirmek istiyorsan, önce zihnini değiştirmen gerek. “ben zaten yapamam” dediğin her cümle, hayallerine çekilmiş bir sınır çizgisi. ama senin potansiyelin bu sınırların çok ötesinde. önce buna inan.
çünkü bazen sadece bir konuyu öğrenmek değil, kendinle barışmak, geçmişinle yüzleşmek, o küçük çocuğun elinden tutmak gerekir. sen artık o çocuk değilsin. şimdi kalemi eline alabilir, kendin için yeni bir yol çizebilirsin.
ve unutma: matematik, bir eksiğin değil, yeniden başlaman için bir bahanen olabilir.
çünkü çoğu insan matematik yapamadığı için hayallerinden vazgeçti; sen ise matematiği aşarak kendi kaderini yeniden yazan kişi olabilirsin. bu sefer yarım kalan hikayeyi sen tamamla.
tamda mezuna kalmayı düşündüğüm bir dönemde, çok iyi geldi, eline sağlık.